Sayfalar

8 Mayıs 2020 Cuma

Sizden gelenler





  • Prof Dr Emrullah Güney - Dicle Üniversitesi 

04 04 2021

Üstün değerde bilim adamı Dr. Emin İlhan'a minnettarız. Ne mutlu ki, onun TÜRKİYE GÖLLERİ konulu kitabını daha DTCF öğrenciliğimin ilk günlerinde almış ve sınava girecekmiş gibi çalışıp öğrenmiştim. Bu kitap bana ne kazandırdı? Hem göllerimizin oluşumunu öğrendim, hem de Fransızcamı geliştirdim. Bu kitap halen elimdedir ve üstün değerde olduğundan özenle saklamaktayım. Rahmetli Üstad'a bin saygı, bin şükran...
Türkiye Gölleri Fransızca ve motamo Türkçedir. MTA yayını. ODTÜ yayını olan Türkiye Jeolojisi de özet bilgi veren özgün bir kitaptır. Ne yazık ki bu kitabı elde edemedim. Fakat arkadaşım Doç. Dr. Taner Kılıç'tan alıp yararlandım. 
  • Emre Altınel 

15 03 2021 

Tamay Hanım bloğunuz ile Emin İlhan Beyin ismini osmanlı arşivlerinde görünce karşılaştım. Şahane bir kaynak olmuş teşekkürler. Albümler kısmı da özenle hazırlanmış belli ki. Süreyya Bey'in mektubu da umutlarla dolu duruyor. Özellikle siyah beyaz fotoğrafların olduğu kısım. Bu fotoğraflar tarihe ışık tutuyor aynı zamanda. Benim şu anki ilgi alanım Çanakkale Ayvacık Küçükkuyu Beldesi ve Adatepe köyü. Varsa ve sizin ulaşımınızda olduğunda bu bölgeler ile ilgili fotoğrafları da albümünüzde paylaşmanızı temenni ediyorum. Sevgi ve saygılarımı sunuyorum.


  • Avukat Nimetullah Düzgün 
05 05 2020 

“Merhaba Tamay hanım, bugün sayın merhum Dr Lahn tarafından Mardin Kalesinin jeolojik yapısıyla ilgili 1954 tarihinde tanzim edilen bir rapor okudum. Fevkalade özen ve hassasiyetle kaleme alındığı için raporu yazanı merak ettim. Ve işte burdayım. Kendisini tanıdığıma çok memnun oldum. 
Samimi saygılarımla.”
abc
Mardin Barosu mensubu sayın Nimetullah Düzgün’e ben de aynı içtenlikle teşekkür ederim. Ricam üzerine sonraki mesajında da raporu gönderdi, “çorbada tuz” olması dileğiyle. O yazıyı da buraya, Emin Bey'in raporuyla birlikte koymak isterim aslında. Türkçenin güzel kullanımına örnek olarak. 


 e





  • Prof. Dr. Harun Tunçel


28 06 2016

Merhaba,

Emin İlhan Bey hakkında bu güzel bloğu hazırladığınız için teşekkür ederim.
Elinize sağlık.

Kendisi hakkında size bazı bilgiler vermek istiyorum.

E. İlhan beyin, Türkiye ve yurtdışında yayınlanmış, 130 kadar çalışması vardır. Bunların 30 kadarı yurtdışında yayınlanmıştır. Belirleyebildiğim kadarıyla 75 makalesi, 47 raporu ve 5 kitabı vardır. Kitaplardan 3, raporlardan 1 ve makalelerden 8'i başka yazarlarla birlikte hazırlanmıştır. Son yayını 1976 yılında basılan Türkiye Jeolojisi Kitabıdır (ODTÜ Mühendislik Fakültesi Yayın No:51). Kitabın önsözü Akçay'da 1974 yılı Haziranında yazılmış ancak basımı 1976 yılında tamamlanabilmiştir.

Kendisi aynı zamanda Türk Coğrafya Kurumu'nun üyelerinden birisidir. Kurum ile ilişkisi 40lı yıllarda başlamıştır, ama epey sonra 6/12/1965 tarihinde kuruma üyelik için başvurmuştur. Kurumun çeşitli kongre ve sempozyumlarında, toplantılarında konuşmalar yapmıştır, bazı çalışmaları makale olarak kurumun yayını olan Türk Coğrafya Dergisi'nin çeşitli sayılarında ve diğer bazı kurum yayınlarında basılmıştır. Bu şekilde 7-8 çalışması vardır. Bendeki bilgilere göre 73 yılına kadar üyeliği devam etmiş görünüyor. Ancak sonrasını bilmiyorum.

Elimde ne yazık ki hayat hikayesi hakkında çok fazla bilgi yok. Türkiye'ye gelişi, göreve başlaması, çalışma dönemleri, görev yerleri ve zamanları, özel hayatı vb. gibi ayrıntılı bilgiler yok. Bunlar mevcut olsa hakkında ayrıntılı bir biyografi hazırlamak ve yayınlamak isterim, böylece yeni nesil bu çalışkan ve verimli bilim insanını yakından tanıma fırsatı bulmuş olur.

Çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum.
Selamlarımla.

Prof. Dr. Harun TUNÇEL
harun.tuncel@bilecik.edu.tr
Bilecik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Coğrafya Bölümü




  • Naim Güney* 
03 11 2016

“Tamay Açıkel Hanımefendi, merhaba. Çalışmalarınızı çok beğendim ve takdir ettim. Emin Bey 1939 Erzincan depreminden sonra Ordu’ya da gelmiş incelemeler yapmış, güzel ve açık bir rapor hazırlamış. (...)”

Naim Bey daha sonra bu raporu göndererek blog’a katkıda bulundu. Teşekkürlerimle…

ORDU VE CİVARINDA MEYDANA GELEN BAZI BÜYÜK DEPREMLER
Araştırma H.Naim Güney

(...)
Ordu şehrinin, biri 1939 yılında ağır, diğeri ise 1942 yılında hafif geçen her iki sarsıntısından yıllar geçtikten sonra, 1939 Erzincan depreminden 10 yıl sonra, Bayındırlık Bakanlığınca Ordu'ya gönderilen bir ekip tarafından, çarşı ve çevre incelendikten sonra Ordu il merkezinin jeolojik ve deprem durumu hakkında rapor hazırlanmıştır. 28 Ocak 1950 tarihini taşıyan bu rapor, Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İ. İ. Reisliği Araştırma Bürosu Jeolog Dr. Ervin Lahn imzasını taşımaktadır.
Raporda; Ordu şehrinin jeolojik yapısı hakkında şu bilgiler verilmektedir:
Ordu'nun Jeolojik Durumu
1-) Şehrin tepe bölgeleri olan Kirazlimanı, Taşbaşı ve Zaferimilli mahalleleri ile Yeni Mahalle ve Subaşı Mahallesi'nin üst kısımları volkanik sahrelerden müteşekkildir. Bu sahreler, koyu renkli bazalt lavları, siyah tüf ve blok tünerinden ibaret bir alt kısma, kumlu ve gri veya kahverengi blok tünerinden ibaret bir üst kısma ayrılmıştır.
2-) Bülbül Deresi'nin yamaçlarında, volkanik sahreler altında beyaz mermerleşmiş kalkerler görülmektedir.
3-) Tepe bölgesi yamaçlarının alt kısmı (Orta içeri ve Yeni Mahalle'nin alt kısımları ile Düz Mahalle'nin üst kenarı) kalın bir moloz tabakası ile örtülüdür.
4-) Yeni mezbaha, Yeni Mahalle, Yeni Hastane sahası gibi bazı düzlüklerde kalın bir kil tabakasına rastlanır. Taşbaşı, Zaferimilli ve Saray mahallelerinden gelen dik dereler ile Bülbül Deresi'nin kenarlarında dere ve sel birikintileri (alüvyon) her tarafta serili bulunmaktadır.
5-) Şehrin sahil kısımları geniş kumsallara sahiptir. Su durumuna gelince; yer altı sularına ancak kumsal bölgelerde ve taban arazilerinde (derinlik 1-1,5 metre) rastlanmaktadır. Volkanik sahrelerden müteşekkil tepe bölgelerinde de birçok su kaynağı mevcuttur. Ordu çevresi genel olarak killi ve su geçirmeyen topraklarla örtülü olduğundan meydana gelen aşırı yağışlar çok çabuk sellere dönüşmektedir. Denizde meydana gelen akıntıların getirdiği birikintiler sahilde teressüp ettiğinden, sahil bandı gittikçe denize doğru ilerlemektedir.
 Deprem Durumu
Karadeniz sahil bölgesinde birçok deprem merkezi vardır. Bu merkezler müstakilen veya Kuzey Anadolu deprem fay hattı üzerinde vukua gelen depremlerle beraber harekete geçmektedirler. Mesela: Erzincan depremi esnasında sahil bölgesinde birçok realis depremleri kaydedilmiştir. Bu itibarla, Ordu şehri, hem mahalli sarsıntılara hem de Kelkit vadi hattından gelen depremlere maruzdur.
Ordu şehri genelde bölge olarak deprem bakımından az tehlikelidir. 1939'da Ordu'da vuku bulan hasarlar gayet azdır. Kısmen moloz ve dolmadan müteşekkil yamaçların alt kısımları bu bakımdan daha az sağlamdır. Mesela; Hükümet konağı civarında (Kız Muallim Okulunda) 1939 yılındaki deprem daha fazla etki ve hasar yapmıştır.
Yalnız, deniz kenarlarından ibaret ve rutubetli yeraltı su seviyesinin derinliği 1-1,5 metre olan sahil kısmı, deprem bakımından çok tehlikelidir. Bu yüzden 1939 depreminde Ordu şehir merkezinde bu tip bölgelerde ağır hasarlar kaydedilmiştir. Dere vadileri ve kenarları da aynı sebepten oldukça tehlikeli bölgelerdir.
1939 yılındaki Erzincan depreminden sonra, Ordu'ya gelen ilmi heyet, kumsal kısmının tehlikeli durumunu göz önünde tutarak, şehrin ana caddesi olan Süleyman Felek Caddesi ve deniz arasında uzanan saha ile (Bu tarif edilen saha bugün 5-6 katlı apartmanlarla kaplanmıştır) Bülbül Deresi kenarına kadar olan bölgenin yapılaşma açısından "yasak bölge" olarak tespitini uygun görmüştür (16.5.1940 günü rapor).
 Heyelan Durumu
Dalgaların aşınma hareketleri ve su sızıntılarının tesiri dola­yısıyla Samsun Caddesi altında kalan eski Mezbaha Caddesi, Çifteçeşme semtinde kil ve taş bloklarından müteşekkil dik bir yamaç denize doğru kaymaktadır. Çöküntü ile ana cadde ara­sında henüz kaymamış bulunan evlerin durumu da tehlikelidir.
Sel sularının aşındırması yüzünden Hapishane deresinde kil ve toprakla örtülü dik ve geniş bir arazi çökmektedir. Hareket devam ederse, civarındaki evlerin durumu tehlikeye düşer.
Jeolog Dr. Ervin Lahn, raporunda deprem durumu hakkında bu izahatı verdikten sonra, Ordululara şu tavsiyelerde bulunmuştu:
•       Sahil kesiminde 30 metre genişlikte bir geçit şeridi ile denizin çekilmesinden ilerleyerek meydana gelecek olan yeni kumsal kısımların boş bırakılması gerekir.
•       Kuzeybatıda 115 nolu nirengi noktasından itibaren, kuzeydoğu­da sahil şeridi ile güneybatıda Samsun Caddesi ve onun uzan­tısında olan Trabzon Caddesi arasındaki bölgeler için tatbik edilen şartlarla inşaya müsaade edilmesi gerekir.
Bülbül Deresi ile Civil Irmağı arasında bulunan ve deprem bakımından pek sağlam olmayan kumsal kısımda yapılması düşünülen Ucuz Evler Mahallesi aşağıdaki şartlarla yapılabilir.
•       Sahilde 30 metre genişlikte boş bir şerit bırakılması,
•       Civil Deresi ile Bülbül Deresi kenarlarında en az 100 metrelik bir sahada bina yapılmaması,
•       Evlerin tek katlı ve ahşap karkaslı yapılması,
•       Belediyece tanzim edilecek bir plana göre evlerin yaptırılması,
•       Civil ve Bülbül Deresi ağızlarının sürekli temizlenmesi ve de-relerdeki su birikintilerinin, göllenmelerin denize tahliye edi­lip akıtılması.
Heyelan sahası hakkında tavsiyelere gelince: Hapishane ve Çifteçeşme (Kirazlimanı) civarındaki kaymalara karşı;
•       Suların arındırmasına karşı kuru istinat duvarları yapılması,
•       Heyelan kayma sahalarından çıkan su sızıntılarının mecralar içine alınması,
•       Kayma sahası içinde inşaata müsaade edilmemesi lazımdır.
Yapılması düşünülen yeni hastane sahası hakkında: Hastane sahası tamamen çalı ve toprakla örtülü olduğundan;
•       İyi bir temel etüdünün yapılması,
•       Temellerin sağlam (yerleşmiş) toprağa kadar inilmesi gerekir. Umumi Düşünceler:
•       İmar planının gösterdiği şekilde dere kenarlarının boş bırakıl­ması,
•        Yeni planların alçak sahil kısmından imkân olduğu kadar uzakta yapılması doğru olur. Bu işe hastane sahası ile Bülbül Deresi arasındaki saha elverişlidir.
Ordu şehri, Karadeniz kıyı deprem fay hattı ile Kuzey Anadolu deprem fay hattı alanındaki depremlerin tesir sahası içindedir. 1939 Kuzey Anadolu depreminin tesiri burada da (Ordu'da) hissedilmiştir. Zemin yapısının depreme mukavemeti bakımından iki büyük kısımda mütalaa edeceğimiz, Ordu şehir merkezinde:
•       Düzlük sahalar gevşek çökellerden meydana gelmiş olup, 1-1,5 metrede taban suyu bulunduğundan bu tip zeminler, normal deprem şiddetini 1-3 arasında artıracak evsaftadır.
•       Tedricen yükselen araziler ise, nispeten sıkı dokulu kayaçlardan müteşekkil olduğu için, depreme daha mukavim yerlerdir.

••••••••••••••••••••••••

*Naim Bey’in, Geçmişten Günümüze Ordu Kenti adında bir kitabı var. Kitabın tanıtım bölümü, onun Ordu sevgisi ve hizmeti hakkında bir fikir verebilir:

“Ordu için çok önemli olan kültürel ve tarihi bazı değerler sessizce ve yavaşça kaybolmadan yazmak; içinde bir ömür geçirdiğim bu kentin belleğine sahip çıkmaktır. Ordu’nun tarihine ve kültürüne hizmet etmek maksadıyla zaman içinde ayrıntılı biçimde kayıt altına aldığım kentleşmeden yoksullaşmaya, eğitimden güzel sanatlara, spordan kültürel faaliyetlere, sosyal hayattan geleneksel yaşama kadar birçok konu bu çalışmanın içinde bulunmaktadır. Ordu kentinin geçmişinde kalan ve günümüzde unutulan her şeyi öğrenmek isteyen herkese kaynak olacak bu kitapla birlikte tarihsel ve nostaljik bir yolculuğa çıkacaksınız.”





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder